7 Temmuz 2010 Çarşamba

Yeni Sezonda Galatasaray

Bir önceki yazım bir düşünce yazısından çok Galatasaray'ın transfer sezonundaki mevcut durumunu özetleme amaçlıydı. Bu yazımda ise Galatasaray'ın transfer stratejisini ve bu stratejiyi baz alarak yeni sezonda Galatasaray'dan beklentilerimi paylaşacağım. Tabii henüz daha çok erken; Galatasaray henüz ne büyük bir transfer yaptı ne de bir hazırlık maçına çıktı bu yüzden bazı analiz ve beklentileri şimdilik varsayımlar üzerinden yapacağım.

İlk olarak Galatasaray'ın transfer politikasını pek yanlış bulmadığımı söylemeliyim; tabii satılanların yerleri doldurulursa. Önceki yazıda çok kısaca değindiğim gibi takımların ekonomik durumlarının çok sıkıca inceleneceği ve borcu yüksek takımların Avrupa kupalarından men cezası gibi cezalar alabileceği sıkı bir denetim dönemine UEFA takımları yavaş yavaş alışmayı öneriyor. Bu açıdan gerek sponsor gelirleri gerek kıtasal kupa katılım gelirleri( UEFA Avrupa Ligi) gerek de stadyum gelirleri açısından çok parlak bir konumda bulunmayan Galatasaray'ın sağlıksız şekilde para harcamaması bir taraftar olarak beni memnun ediyor; çünkü bu işi uzun vadede de düşünmek gerekiyor. Tabii ki burda yönetimi eleştirmem gereken bir nokta var, o da kadro derinliği. Rijkaard ve teknik ekibinin de çözüm bulamadığı sakatlık problemlerinden bir türlü kurtulamayan bir Galatasaray takımı var elde. Ve bu sakatlıklar takımda ilk 11'de yer bulmayan oyuncuları daha da önemli hale getiriyor. Bu açıdan bu kadar çok sayıda oyuncunun satılması kadro derinliğini muhakkak olumsuz yönde etkiler. Özellikle de geçen sezon sayısı 5 olan ( Arda, Keita,Caner,Santos,Kewell) olan kanat oyuncusu sayısı şu an 2 veya 3 e düşmüş durumda.( Arda, S.Özkan ve belki Kewell)
Fakat çok da ümitsiz olmamak gerek; sonuçta henüz transfer döneminin çok başındayız ve yönetim kesin olarak yabancı transferi yapacaktır. Takıma 2 adet( ekonomik şartlar zorlarsa 1) orta saha oyuncusu takviyesi yapılmasından yanayım. Geçen sezon şubat ayındaki Antalyaspor kupa maçları hariç hemen her maç etkisiz oyunuyla Elano ve arkasında oynayan düz 2 oyuncu olan Mustafa Sarp ve Mehmet Topal lı orta saha göbeğinin takımı taşımayacağı açıkça görüldü. Rijkaard'ın kafasındaki total futbolu oynamanın yolunun güçlü bir orta sahadan geçtiğini görebiliyoruz. Buna verilebilecek de onlarca örnek var; müthiş orta sahasıyla oynayan ve turnuvanın 2 favori takımına 4'er gol atan Almanya, kendisinden beklenenden daha vasat oynasa da güçlü orta sahalı Hollanda ve tabii ki Barcelona orta sahasından (dmc-mc-mc) oluşan İspanya. Faal futbolcular içinde bir numara gösterilen Messi'nin Arjantin'inin ise zayıf orta sahasıyla darmadağın olduğunu gördük. Bu da bize açıkça iyi,güçlü ve iddialı bir takımın orta sahasının göbeğini hem hücum hem de savunma olarak çok başarılı olması gerektiğini gösteriyor. Tabii ki adı geçen takımlar ve orta sahaları dünya futbolunun en iyi örnekleri; bunları Galatasaray'da beklemek gerçekçi olmaz ama daha küçük ölçekte Galatasaray bunu Türkiye liginde gerçekleştirebilir. İsmi geçen orta sahalardan Kallström, Annan, Mahamadou Diarra(pek olası görmüyorum bu transferi), Uruguaylı Alevaro, Ledesma ve Tİago gibi oyunculardan bazıları heyecan verici. Sıkı pazarlık ederek kulübün maddi çıkarları ön planda tutularak bu oyuncular veya bunlar kalitesinde-veya potansiyelinde- 2 orta saha oyuncusu transfer edildiği takdirde Galatasaray'ın çok rahatlayacağını düşünüyorum. Orta saha oyuncularından önde oynayanın kriterleri: oyuncunun topu iyi kullanması( atak yönünü çabuk değiştirebilen, oyunu okuyabilen, boş alanları görebilen), oyuncunun hem hücum hem de savunmada etkin rol alması (bir barcelona olmadığınız ve topu sürekli kendinizde tutmadığınız sürece iyi de savunma yapmanız, önde basmanı ve boş alan bırakmayarak rakibi hataya zorlamanız gerekiyor) ve son kriter de fizik gücünün iyi derecede olması.( oldukça sert oynanan ligimizde bazı "kadife" futbolcular gibi silinip gitmemesi). Defansa daha yakın oynanacak oyuncu için de bu kriterler hemen hemen aynı; tek fark bu oyuncunun fizik gücünün ve defansif yeteneklerinin daha donanımlı olması ve pas yeteneklerinin de yine bu lig için iyi olması. Böyle 2 transferin yapılması durumunda geçen sezon bir bakıma 4-4-2 formasyonunu andıran kanat oyununu biraz daha pas oyunuyla dengeleyeceğiz demek oluyor. Zira orta sahada pas yetenekleri kısıtlı olan oyuncuların oynaması takımı daha çok tipik kanat akınlarına mecbur bırakıyordu. Oluşacak güçlü orta sahalı takımda ayağa paslarla oynayan, top kendilerindeyken ileri oynayan bir oyun ile rakip ceza alanına kanatlardan girme yükümlülüğü kalkacaktır. Yetenekli oyuncular da koşu yollarına atacakları ara paslarla pek çok fırsat yakalatabilirler Baros'a, bu açıdan Baros onların seveceği bir forvet.
2 orta saha transferi durumunda geriye kanımca bir stoper ve alternatif yaratmak için bir kanat oyuncusu kalıyor. Klasik olacağı için çok uzatmadan anlatacağım stoperi: olgun, savunmacıları yönlendirebilecek ve topu oyuna sokma beceresi olan bir stoper. Adı geçen Marquez, her ne kadar transferi rafa kalksa da, verilebilecek en uygun örnek. Tabii ki onun ayarında birisini getirmek çok zor ve masraflı olur, benim kastettiğim daha düşük ölçekte oyuncular. Adı geçen Mathijsen kötü bir stoper değil. Kanat oyuncusu ise iki türlü olabilir ya rakip beki dinamizmi ile yoracak ve hücuma çıkmaktan alıkoyacak genç, orta açma becerisi iyi olan bir kanat oyuncusu. Ya da daha tecrübeli, ki 4-3-3 sistemine daha uygun bir kanat tarzı budur, oyun zekası üst düzey olan sürekli çizgide kalmaktan ziyade ceza alanı içine sıkça girip tehlike yaratıp gol bulabilecek bir kanat lazım. Bolca içeri kesmesi lazım yani; ikinci bir Kewell diyebiliriz.

Eline iyi miktarda para geçmiş olan Galatasaray'ın bu transferleri yapma olasılığını gerçekçi buluyorum. Nitekim başkan Polat 2 orta saha alınacağını açıkladı zaten. 15 milyon euro gibi bir para elde edildi, elano'nun yüksek bir bir fiyata satışı söz konusu. Tüm bunlar bu transferlerin olma şansını arttırıyor. Bu transferler olduğu ve takıma sorunsuz bir şekilde adapte olması durumunda tek soru işareti geçen sezon ben dahil çoğu taraftarı tatmin edememiş Rijkaard kalıyor. Kendisine başarılar diliyoruz.

Not: Keita'nın gitmesine şiddetli tepkiler gösteren taraftarlara kısa bir açıklama yapmak istiyorum. Keita'nın tekniği ve özellikle fiziği(hız + güç) gerçekten iyiydi. Fakat bu oyuncunun takımın en iyi oyuncusu olduğunu düşünmüyorum. Aslına bakılırsa, Atletico Madrid deplasman maçı ve birkaç maç daha hariç Keita'nın özellikle önemli maçlarda varlığını pek göremedik. Derbilerde etkili değildi. Taraftarı çalımlarıyla hayran bıraktı; ancak çalımladığı çoğu oyuncu küçük takım oyuncularıydı bu unutulmamalı. Ligin başındaki iyi oyunun mimarlarından Kewell ve Baros'un sakatlığı ve Arda'nın formsuzluğuyla birlikte düşüşe geçen Galatasaray'da çok etkili değildi. Daha çok bu kilit oyuncular varken ve kilit rahat aşılıyorken kendisini sergileyebiliyordu; yani maç kazandırmaktan çok iyi giden maçta göze hoş gelen hareketler yapıyordu. Ve en önemlisi; kendisi istemiş Al-Sadd'a gitmeyi. Galatasaray gibi hedefleri olan bir kulübün bir oyuncusu daima Avrupa'nın önemli takımlarına gitmeyi hedeflemelidir. Al-Sadd'ı tercih eden bir oyuncunun hedefi,azmi kalmamış demektir ve böyle oyuncu Galatasaray'a fayda sağlamaz.

Hiç yorum yok: