9 Temmuz 2010 Cuma

Lorik Cana Galatasaray'da

Pek çok oyuncusuyla yollarını ayırdıktan sonra yabancı transfer yapması beklenen Galatasaray'da ilk yabancı transfer belli oldu: Lorik Cana. Böylece birkaç gün önce orta saha pozisyonunda 5 oyuncuyla prensip anlaşmasına varıldığını ve bunlardan 2'siyle sözleşme imzalanacağını açıklayan Adnan Polat, sözünün ilk taksidini tutmuş oldu. Polat, bugün 13:00 civarlarında düzenlediği ve son zamanlarda kulüp hakkında çıkan haberleri yanıtlamayı amaçladığı basın toplantısında da 5 yabancı transfer yapılacağını açıklamış ve taraftara her an hazır olmayı önermişti.

Üzücü olsa da, yabancı oyuncuları ve bırakın G.Amerika, Afrika gibi kıtaları Avrupa pazarı hakkında çok bilgisi olmayan bir futbolsever kitlemiz var. Durum böyle olunca, insanımız yeni transferi Avrupa çapında çok tanınmış bir oyuncu olmadığı takdirde(Kewell, Quaresma, Anelka gibi) tanımadan yorumlar yapıyor. Meraklısına tanıdığım kadarıyla Lorik Cana'yı tanıtmak istiyorum.

Arsenal'den 16 yaşında deneme teklifi alan Cana'nın bu takıma transferi İngiliz pasaportu olmadığı için gerçekleşmedi. Avrupa'daki önemli seyahatine 2002 yılında Paris Saint-Germain 'de başladı. 2002-2003 sezonunda sadece 3 lig maçına çıkan Cana, 2003-2004 sezonundan itibaren formayı kaptı ve bir daha da gittiği hiçbir takımda bırakmadı. Oynadığı istikrarlı oyun onun 2005 Ağustos'unda Ligue 1'in en önemli ekiplerinden Olympique Marseille(Marsilya)'e transferini sağladı. Bu takımda geçirdiği 4 sezonda ilk 11'in değişilmez isimlerindendi. Kaptan Habib Beye'nin Newcastle United'a transferiyle kaptanlığa da getirilen Cana, geçtiğimiz yaz Sunderland'in yolunu tuttu. Bu takımda da 31 lig maçına çıktı.

Bu bilgileri daha kısa tutmamın sebebi, her yerden ulaşabilir olmaları. Benim daha detaylı anlatmak istediğim kısım işin teknik ve taktik kısmı... Milyonlarca eurolar harcanan birçok transfer gördük ve bunlardan öğrendiğimiz ortak ders hiçbir şekilde gelen oyuncunun iyi oynayacağının garantisi olmadığıydı. Gece hayatından ligde oynanan sert oyuna, paragözlükten adaptasyon sorununa onlarca neden pek çok büyük beklentiyle alınmış oyuncuyu hayal kırıklığı olarak gösterdi. Bu sebeple ben de yeni bir transferde kesin yargılı konuşup " Galatasaray'ı uçurur", " Fenerbahçe'de en az 15 golü var" veya " Beşiktaş'ın sol kanadından artık herkes çekinsin" gibi çok iddialı açıklamalardan çekiniyorum. Genelde oyuncunun transferine kadarki oynadığı takımlardaki performansını anlatmakla yetiniyorum. Bu açıdan bakarsak, sizin de gözünüze iliştiğini farkettiğim çok önemli bir özellik var, istikrar. 2003'ten beri hangi takıma giderse gitsin sakatlıklar ve cezalar hariç ilk 11'de oynamış bir isim Lorik Cana. Sakatlık dememden de korkmayın, çok ender sakatlanan bir oyuncu şu ana kadarki futbol kariyerinde. Dilerim ki sakatlıklar yine ondan uzak durur ve her sezon oynadığı 30 lig maçı ortalamasını bu 4 senede de gösterir.

"Yeni Sezonda Galatasaray" yazımda belirttiğim ön orta saha oyuncusunun özelliklerinin hemen hemen tümüne sahip bir oyuncu. Pas açısından beklenenden biraz daha kötü bir pasçı olduğunu söyleyebilirim. Kötü pas yüzdesiyle oynayan bir oyuncu değil kesinlikle; ancak yazımda nitelediğim ileri oynama yeteneklerinden biraz yoksun olduğunu söylemek gerekiyor. Fakat bu kimseyi çok korkutmamalı 2 nedenden ötürü; 1.si Türkiye Ligi her ne kadar "küçük" takımların gitgide doğru transferle kalitenin yükseldiği bir lig olsa da Cana kesinlikle bu ligde pas açısından başarılı olacak bir oyuncu. Maldonado gibi ne olursa olsun daima geri oynayan bir oyuncu olmayacaktır. Ya da Mehmet Topal gibi bazı maçlar saç baş yoldurtacak, hücuma çıkarken pas hataları yapacağını zannetmiyorum. 2. neden ise önünde oynayacak 2 çift yönlü ve yaratıcı orta saha oyuncusuyla sürekli ileriye oynanacak kısa paslarla hücum açısından daha baskın bir Galatasaray olacağını varsayarsak, Cana da paslarını atak yönünde olumlu kullanacaktır. O yetenekten yoksun bir oyuncu değil asla ve artık Sunderland formasıyla Chelsea karşısında değil, Galatasaray formasıyla Sivasspor karşısında oynayacağı unutulmamalı.

Yaş olarak en olgun yıllarına girmeye başlayan Cana, daima özverili, hırslı, azimli ve konsantrasyonu fazla bir oyuncu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu açıdan kafa yapısı olarak tam anlamıyla bir savaşçı. Zaten benim de transferden memnun olmam bu sebepten ötürü; orta sahanın tam ortasında oynasa belki biraz eleştirirdim fakat önliberoda oynayacak bir oyuncunun tam anlamıyla bir savaşçı olması ve yeri geldiğinde ortasahadaki diğer arkadaşlarının savunma yükünü çekmesi gerek.Bu oyuncu için Türkiye'den bir benzetme yapmak gerekirse -özellikle hırs konusunda- Lugano'yu andıran bir oyuncu. Varını yoğunu sahaya koyan, defansif olarak sert kademeler yapan ve yine Lugano gibi -diğer oyunculara nazaran- daha kolay kart görebilecek bir oyuncu.. 185 cm boyuyla kafa toplarında etkin bir oyuncu olduğunu, hem atak hem de savunma için söylemekte fayda var. Boyu dışında fiziki olarak, güç olarak da kesinlikle çok güçlü bir futbolcu. Sürat olarak da çok hızlı olmasa da kesinlikle yavaş değildir ve bu açıdan takım çift yönlü atak ve defans organizasyonlarına yetişmekte sıkıntı yaşamaz, zaten tüm enerjisini de ortaya koyan bir oyuncu.

Özetle Cana önlibero mevkii için çok ideal bir oyuncu. Dediğim gibi teknik özellikleri belki bazı meslektaşlarından daha kısıtlı ama o savaşçı oyunuyla bu açığı hep kapatmıştı ve yine kapatacaktır. Transferin 5 milyon euro gibi bir ücretle olduğu da göz önünde tutulursa, bu fiyat için alınabilecek en iyi oyunculardan. Taraftarın çok seveceği bir oyuncu olacağını düşünüyorum. Tabii bazı taraftarlarımız onun sürekli oynamamasını "5 milyon euro verdik, stopere oyna diye mi" gibi yorumlayıp eleştirebilir. Kendilerine şunu hatırlatıyorum: Tuncay, Tümer, İlhan Mansız gibi nice oyuncunun zamanında ülkenin en büyük yıldızı olduğu savunuldu. Bu oyunculara önerilen fiyatlar ve gittikleri takımlar ortada. Son yıllarda en büyük transfer başarısını gösteren Türk futbolcusunun Mehmet Topal olması bir tesadüf mü sizce?

Çok ilginç bir detay da Cana'nın babasının zamanında Samsunspor ve Gençlerbirliği'nde oynamış olması. Bunu ilginç yapan babasının Türk vatandaşlığına sahip olması. Yani başvurduğu takdirde Cana'nın Türk vatandaşlığı alabileceği ve Türk statüsünde oynayabileceğini umuyorum.

Transfer hamleleri süren Galatasaray'da halen Fransa'da olan Adnan Sezgin'in Monaco'nun Kolombiyalı kanat oyuncusu Juan Pablo Pino ile görüşmelerde olduğu düşünülüyor. Nitekim gün içinde Cana transferini açıklanmadan duyuran LigTv, aynı iddiayı J.Pablo Pino için de yapmıştı.
NTVSpor'dan gelen bir teori ise, Galatasaray'ın Eden Hazard ile görüştüğü... Stoch transferinde ezeli rakibi Fenerbahçe'den çalım yiyen Cim Bom'un bu transferle öç alabileceği söylenenler arasında. NTVSpor bu açıklamayı destekleyen bir kanıt olarak Polat'ın bugünkü basın açıklamasından bir sözünü gösteriyor:
"Rakiplerimizin yaptığını biz de vakti gelince onlara yapacağız. Bakalım onlar bunu nasıl karşılayacak ?"

Fakat transfer maddi açıdan özellikle bana imkansız görünüyor.

Hiç yorum yok: